O yıl havalar birden soğumuş, kuzeyden esen yel, geceleri vuuu diye sesler çıkartmaya başlamışHüsrev ağa, çobanlarına " davarı köme sokun, kış bu yıl yaman olacak !"galiba diye söyleniyordu.Ali dağın, üstüne ilk kar yağmış. K...köyü kışaerken teslim olmuştu. Kardan , her taraf beyaz bir çarşaf gibi göz alabildiğine uzanıp gidiyordu. Bozkıröfkesini kusmuş, köylü, fırtınadan göz gözü görme-diğinden mecbur kalmadıkça dışarı çıkmıyordu.Gecenin bir yarısı olmuştu. Kiraz, kızı uyku tut-mamıştı nedense....Garip bir duygu vardı içindenedense...Bir olay olduğu zaman içine doğardı san-ki..Sol gözüm seyriyor, biri ölecek galiba derdi..Gerçekten de sabaha karşı sela verilirdi..Bu yüzden, Kiraz kızın, köy içinde ayrı bir yeri vardı.Rüstem ağa gibi gaddar bir adamın böyle bir kızıolsun diye köylü şaşırırdı. O gece yarısı köpekler bir birine girdi . Hüsrev ağa, konağı eli silahlı, adamlar beklediği için, içi rahattı...Ama o da uyuyamamıştı .İçi daral-mıştı. Ve , yattığı karyola sanki gizli bir el tarafından çekilmiş gibi geldi, çatır çatır sesler geliyordu yerin altından . Yatan karısını uyandırdı."Gız Eşe, galk, deprem oluyo galiba !" dedi..AllahAllah ! "diye bildiği duaları okumaya başladı. Kiraz, "Ana, içim sıkılıyo bugün, sebebini de bilmiyom "demişti. Kadın da uyanmıştı. Koca konakgidip gidip geliyordu. Odanın içindeki aynalı dolapve karyolanın yanındaki küçük dolap küt diye yeredüşmüş, sallantıdan duvarda çatlaklar meydana gelmişti, Yarım saat sürmüştü bu sarsıntı. Korkudan yerlerinden kıpırdayamamışlardı. O günden sonra, ağa köylüye iyi davranacağım diye içinden söz vermişti...* * * *Halil, davar ağılında, Karabaşı seviyordu kiKiraz, içeri girdi. Ağa kızını karşısında görünce önceşaşırdı, sonra, toplandı. "Buyur Kiraz bacı ?" dedi.."Ağam dedi ki, benim işim var, sizi Zor ağanın oğlunun düğününe, Halil götürsün dedi..Arabayı, koşup bizi düğüne sen götüreceksin "Halil, ağa kızının yeşil gözlerine, selvi gibi uzunboyuna, gerdanına ve omuzlarından topuklarına kadar uzanan sarı saçlarına baktı baktı.İçinden"hey Allah'ım, sırrına akıl ermez, ne güzel yaratmışsın "diye içinden geçirdi.Kiraz, da, çoban Halil'in kara kömür karasıgözlerine, güneşten esmerleşmiş kıllı göğüslerineve kıvırcık gür siyah saçlarına baktı, içinden ılık ılıkbir şeyler aktı."Allah'ım ! Bana ne oldu ? Kapımızda çobanlıkyapan bir adam, aklımı başımdan aldı...Ben ki Hüsrev ağa gibi, burnundan kıl aldırmayan bir adamın kızıyım ! " Halil, şaşkınlığını attıktan sonra. Adını duyduğuyüzünü ilk kez gördüğü kızın emir verir gibi konuş-masını gülümseyerek , hoş görüyle karşılamıştı.Başka biri olsaydı, karşılığını verirdi."Baş üstüne Kiraz bacı ...!Hazır olunca, ben sizi alırım !" dedi..* * * *Biri doru öbürü demir kırı iki kısrağın çektiği atarabası konağın kapısının önüne çekilmişti. Bahçe kapısı açıldı, Hüsrev ağa, karısı , kızı çıktıHüsrev ağa, körüklü çizmeleri, başında tepesi çökmüş fotörüyle, eski zaman dere beylerine benziyordu. Elinde kamçı, kaşlarını çatarak :"Halil, bunlar, sana emanet, kıllarına bir zarargelirse, bunlardan sen sorumlusun ! "dedi.."Emrin baş üstüne ağam, için rahat olsun !"Kiraz, babasının eline geldi.Ağa, kızının alnınıöptü. " Sağlıcakla gidin, sağlıcakla gelin !" dedi.Kadın, Kiraz, arabanın arkasına, çuvalların üstüneoturdu. Halil, " Deht aslanlarım !"dedi. Araba hareket etti. * * * *Araba, taşlı çakıllı bir yolda ağır ağır gidiyordu...Gök yüzü açık, uzakta, güneş vurdukça değişik renge bürünen ırmağın kenarındaki söğütağaçları görünüyordu. Ağanın karısı, " köy çok uzaktı mı Halil ?" dedi."Çok uzak sayılmaz Eşe ana, köySakarya ırmağının kenarında eski bir Çerkez köyüKiraz, ın içi içine sığmıyordu, Halil arabanın önündeağanın " bunlar sana emanet Halil !"diye konuşmasını anımsadı...Şeytan, içinden "Halil, ağa kızı sana vermez, eline bir fırsat geçti, bu fırsat bir daha elegeçmez, ağanın karısını öldür, kızı da dağa kaçır !"diye kışkırtıyordu. "Yoo...! Emanete hıyanet edemem ben !" diye öfkeli içinden söylendi.Sonra, atlara kamçıyı salladı. Ama, şeytan yakasınıbırakmıyordu. "Dağ başında senin öldürdüğünü kimbilecek ! Aptallık yapma Halil ! Hüsrev ağaya dazaten kızgınsın. Hazır, işte. ...Öcünü de alırsın...!"Kadın, Halil'in içinden geçenleri bilmiş gibi güldü."Halil, sesin çok güzelmiş, o gün söylediğin türküneydi ? Söyle...Cevizin yaprağı dağ arasında severler güzeli bağ arasında !" diye. Halil, "Şey...Eşe ana, ben....!" Kadın ısrarlı, "Haydi söyle !"dediHalil ,türküyü söylemeye başladı. Kalın ,gür erkeksesi, yazıda yankılandı. Kiraz, başını öne eğmişsessizce dinliyordu. "Bizim çobanda ne hünerlervarmış, da bilmiyormuşuz...!"
KİRAZ KIZ hikayesini okudunuz.
KİRAZ KIZ hikayesini okudunuz.
Bu hikaye 4446 kez okundu.
www.elamisali.blogspot.com Türkiye'nin En güzel Aşk,sevgi,Şiir,Hikaye,sitesindesiniz. [Yorumlarınızı ve İsteklerinizi Yazmayı unutmayınız]...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder